Hopa Parkı'nda bir araya gelen Hopalı ve Kemalpaşalı kadınlar, erkek şiddeti, ayrımcılık ve aile politikalarına tepki gösterdi. Kadınlar, İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılmasının ve 6284 sayılı kanunun etkin uygulanmamasının kadın cinayetlerini artırdığını vurguladı.
Artvin'in Hopa ilçesinde bir araya gelen Hopalı ve Kemalpaşalı kadınlar, Hopa Parkı'nda toplanmalarının ardından Hopa Meydanı'na doğru yürüyüş gerçekleştirdi. Meydanda bir süre sloganlar eşliğinde ilerleyen kadınlar, yürüyüşlerini yeniden Hopa Parkı'nda sonlandırdı.
Yürüyüş boyunca kadınlar, erkek egemen zihniyete, baskılara ve erkek şiddetine karşı sloganlar attı. Kadın cinayetlerine dikkati çekmek amacıyla dövizler taşıyan katılımcılar, yaşanan şiddetin görünür kılınması ve önlenmesi için güçlü bir çağrı yaptı.
"Emeğimiz, hayatımız ve özgürlüğümüz için buradayız"
Hopa Parkı'nda düzenlenen basın açıklamasını Hopalı kadınlar okudu. Açıklamada, 25 Kasım'ın Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü olduğu hatırlatıldı.
Açıklamada, 1960 yılında Dominik Cumhuriyeti'nde faşist diktatör Trujillo'ya karşı mücadele eden Maria, Minerva ve Patria Mirabel'in askerler tarafından katledildiği anımsatılarak, "Kod isimleri 'Kelebekler' olan Mirabel Kardeşler, 65 yıldır dünyanın dört bir yanında erkek-devlet şiddetine karşı direnen kadınların özgürlük mücadelesinde yaşıyor. Her 25 Kasım'da Kelebekler'in kanat çırpışını direngenliğimizle, inadımızla, isyanımızla sokaklara taşıyoruz" denildi.
Açıklamada, iktidarın 2025'i "Aile Yılı", gelecek 10 yılı ise "Aile ve Nüfus Yılı" ilan etmesine dikkat çekilerek, "Kutsal aile adı altında emeğimizi, bedenimizi, hayatlarımızı denetim altına almaya çalışıyorlar. LGBTİ 'lara yönelik nefreti körüklüyorlar. Yaşamımız için buradayız" ifadeleri kullanıldı.
Kadınlar, aile politikaları kapsamında "ev ve iş yaşamının uyumlaştırılması" adı altında esnek ve güvencesiz işlere mahkûm edildiklerini belirterek, işyerlerinde açlık sınırının altında çalıştırıldıklarını, sendika haklarının engellendiğini, taciz, şiddet ve mobbinge maruz kaldıklarını dile getirdi. Dilovası'nda geçen günlerde güvencesiz çalışmak zorunda bırakılan 2 kız çocuğu ve 4 kadının iş cinayetinde hayatını kaybettiği hatırlatılan açıklamada, "Emeğimiz ve hayatlarımız için buradayız. Güvenceli yaşamak istiyoruz" denildi.
10 ayda 190 kadın öldürüldü
İstanbul Sözleşmesi'nden bir gecede çıkılmasının, 6284 sayılı yasanın etkin uygulanmamasının ve fail erkeklerin cezasızlıkla ödüllendirilmesinin kadınların katledilmesinin en büyük nedenleri olduğu ifade edilen açıklamada, "Faillere kurmadıkları barikatları kadınlara kuran, LGBTİ 'ları hedef göstererek nefreti örgütleyen AKP iktidarının ve beslendiği erkek şiddetinin karşısında susmuyoruz, korkmuyoruz" ifadelerine yer verildi.
Açıklamada bu yılın 10 ayında 198 kadının öldürüldüğü, 213 kadının ölümünün ise şüpheli olduğu belirtilerek, kadınların çoğunlukla en yakınlarındaki erkekler tarafından öldürüldüğüne işaret edildi.
Bütçe görüşmeleri sırasında kadınların payına yine eşitsizlik düştüğü kaydedilen açıklamada, "Kutsal aile örtüsü altında yoksulluğun yükü kadınların omuzlarına yıkılıyor. Patriyarka ve kapitalizm bizi sömürürken, hayatlarımızdan çaldıkları emeği, alın terini, özgürlüğümüzü vermeyeceğiz" denildi.
Kadınların ülkede Rojin Kabaiş ve Gülistan Doku örneklerinde olduğu gibi kayıplar ve şüpheli ölümlerle karşı karşıya kaldıkları belirtilen açıklamada, "Şiddetin, sömürünün, eşitsizliğin kaynağı erkek egemen düzen. Bu düzen değişmeden şiddet bitmeyecek" ifadeleri kullanıldı.
Açıklama, "Aile Yılı politikalarına, erkek şiddetine, sömürüye karşı birbirimizden, hayatlarımızdan, özgürlüğümüzden vazgeçmiyoruz. Eşit, özgür, güvenceli bir yaşam için sokaktayız. Yaşasın dayanışmamız, büyüsün mücadelemiz" sözleriyle sona erdi.