DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sürekli "Dostum Trump" ifadesini kullanarak bahsettiği ABD Başkanı Donald Trump'a yönelik eleştirilerde bulundu. Babacan, yapılan açıklamaların ardından bir atasözüyle yanıt vererek, "Dostunun kim olduğunu söyle, ben de sana senin kim olduğunu söyleyeyim" dedi. Gazze'deki insanlık dramına dikkat çeken Babacan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Trump'a olan yakınlığının kendisini üzdüğünü ifade etti. Ayrıca, İsrail hükümetinin Gazze'de soykırım suçları işlediğini hatırlatıp, ABD'nin bu süreçteki rolüne vurgu yaptı.
Babacan'ın Eleştirileri ve Gazze'deki Durum
Ali Babacan, Gazze'de devam eden insani krizle ilgili olarak yaptığı konuşmada, "İsrail hükümeti büyük bir insanlık felaketi yaşıyor ve bu durumdan en çok Trump sorumlu" dedi. Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı olarak Erdoğan'ın, böylesine bir kriz ortamında Trump'a "dostum" demesinin içini parçaladığını ve bu durumdan hicap duyduğunu belirtti. Gazze'de bugüne kadar 70.000'den fazla sivilin yaşamını yitirdiğini, bunların önemli bir kısmının kadın ve çocuklardan oluştuğunu vurguladı. Babacan, "Erdoğan, yanı başımızda işlenen bu soykırıma karşı sessiz kalamaz" diyerek siyasetin insani değerler ışığında yürütülmesi gerektiğine dikkat çekti.
Erdoğan ve Trump'ın Yönetim Tarzları
DEVA Partisi lideri, Erdoğan ve Trump'ın yönetim anlayışlarının birbirine benzediğini, bu popülist otokrat eğilimli liderlerin, devlet kurumlarını zayıflattıklarını ve hukuka saygı göstermediklerini dile getirdi. Babacan, iki liderin de kendi şahsi duygularının etkisiyle hareket ettiklerini ve bu durumun ülkelerinin önemli meselelerini derin bir şekilde etkileyeceğini belirtti. Ayrıca, bu tür liderlerin kendi aralarında ayrı bir ağ kurduklarına ve birbirlerinden öğrenim sağladıklarına da dikkat çekti. İki ülke arasındaki ilişkilere dair yaşanan gelişmeleri sürpriz düzenleme olarak nitelendirerek, bu durumların dikkatlice değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.
Devlet Olarak Duruş ve Ticari İlişkiler
Babacan, Erdoğan'ın Trump'a gönderdiği "Aptal Olma" mektubuna dair de eleştirilerde bulundu. Böyle bir mektubun gelmesi durumunda, Cumhurbaşkanı olarak sert bir şekilde yanıt verilmesi gerektiğini vurguladı. Türkiye'nin uluslararası ilişkilerde somut bir duruş sergilemesi gerektiğini dile getirerek, şahsi ticari ilişkilerin devlet düzeyinde ele alınmaması gerektiğine dikkat çekti. Ayrıca, iki ülke arasındaki görüşmelerin sadece devlet meseleleri üzerine yoğunlaşması gerektiğine, aksi takdirde Cumhurbaşkanlığı makamının saygınlığının zedelenebileceğine işaret etti. Babacan, Osmanlı döneminden günümüze dek süregelen devlet geleneğine vurgu yaparak, diplomasi ve hariciye ilişkilerinin önemini anlattı.
Erdoğan-Trump Görüşmelerinin Geleceği
Ali Babacan, Erdoğan ve Trump görüşmelerinin geleceği hakkında endişelerini dile getirirken, bu tür buluşmaların devlet iş süreçlerinde netlikle yapılması gerektiğini savundu. Her iki liderin de, ortak çıkarlar etrafında bir araya geldiğinde devletler arası meseleleri tartışmalarının yanı sıra, kendi şahsi çıkarlarını da gündeme getirmeleri durumunun kabul edilemez olduğunu belirtti. Bunu yapmanın, uluslararası alanda itibar zedelenmesine yol açabileceğinin altını çizen Babacan, siyasetin sadece halkın menfaatlerini gözeterek yürütülmesi gerektiğini vurguladı. Dış ilişkilerin sadece kişisel ilişkiler üzerine kurulmaması gerektiğini ifade ederek, bu durumun ülke açısından ne denli tehlikeli olduğunu açıkladı.