Ocaklı, 1980’den bu yana uygulanan ihracat odaklı büyüme stratejisinin, yüksek teknolojiye dayalı üretim politikalarıyla desteklenmediği için başarısız olduğunu belirtti.
“45 Yıldır Aynı Stratejiyle Yerimizde Sayıyoruz”
Ocaklı, Türkiye’nin 1980 sonrası ihracat temelli büyüme modelini benimsemesine rağmen, geçen 45 yılda hedeflenen kalkınma seviyelerine ulaşamadığını ifade etti:
“1980'den bu yana ihracat odaklı büyüme stratejisini benimseyen Türkiye, aradan geçen 45 yılda muadili ülkelerin gerisinde kaldı. Tek başına ihracat değil, yüksek teknoloji ürünlerinin ihracatını artırmak gerekiyordu. Ancak yapılan onca çalışmaya rağmen ne yazık ki yerinde saymaya devam ediyoruz.”
Milletvekili Ocaklı, Türkiye’nin ihracatının büyük bölümünü hâlâ düşük ve orta teknolojiye dayalı ürünlerin oluşturduğunu belirterek, bu durumun sürdürülebilir kalkınmanın önünde engel teşkil ettiğini dile getirdi: “Sadece ihracata dayalı büyüme politikasıyla 45 yıl geçmiş olmasına karşın kalkınma hedefleri tutturulamamıştır. Artık katma değeri yüksek, teknoloji yoğun ürünler üretmek zorundayız.”
“TÜBİTAK ve KOSGEB Liyakatsiz Atamalar Nedeniyle Etkisiz Hale Geldi”
Konuşmasında TÜBİTAK ve KOSGEB gibi bilim ve sanayi politikalarının temel kurumlarına da değinen Ocaklı, bu kurumların potansiyellerini kullanamadığını söyledi: “TÜBİTAK ve KOSGEB gibi kuruluşlar Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için çok önemlidir. Bu kurumlar, yüksek katma değerli ürünlerin üretilmesine öncülük eder, AR-GE çalışmalarını yürütür, üniversite-sanayi iş birliğini güçlendirir. Ancak siz bu kurumları yetersiz ve liyakatsiz atamalarla etkisizleştirdiğiniz için, ne yazık ki asli görevlerini yapamaz hale geldiler.”
Ocaklı, TÜBİTAK’ın bütçesinin yetersiz olduğunu vurgulayarak, yüksek teknoloji hedefleriyle mevcut bütçe arasında büyük bir uçurum bulunduğunu belirtti: “TÜBİTAK'ın misyonuna ve vizyonuna baktığımızda hedefleri çok iyi. Ama bütçesine baktığımızda 58,5 milyar lira. Bu, 2026 bütçesinin on binde üçünden daha az. Bu tablodan yüksek teknoloji çıkmaz. Çıksa çıksa algı ve manipülasyon çıkar.”
“Rakamlarla Oynayarak Gerçek Kalkınmayı Gizleyemezsiniz”
Ocaklı, hükümetin ekonomik verileri olduğundan farklı gösterdiğini öne sürerek, Türkiye’nin üretim yapısında teknoloji payının çok düşük seviyede kaldığını söyledi: “Rakamları eğip büküyorsunuz ama gerçeği değiştiremiyorsunuz. 86 milyon nüfusuyla dünyanın en büyük ekonomileri arasında yer alan ülkemizde, 2024 yılında yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi içindeki payı sadece yüzde 3,1 olmuştur. Bu oran, Türkiye’nin sanayi dönüşümünde geldiği noktayı açıkça gösteriyor.”
“Gerçek Kalkınma, Bilim ve Ar-Ge ile Mümkün”
CHP’li Ocaklı, konuşmasının sonunda bilimsel temelli üretim ve liyakatli kadrolarla yönetilen kurumların Türkiye’nin geleceği için hayati önem taşıdığını vurguladı: “Kalkınma sadece ihracatla değil, teknoloji üretimiyle olur. Üniversitelerin, sanayinin ve kamu kurumlarının ortak çalıştığı, bilime ve Ar-Ge’ye dayalı bir üretim modeli kurulmadığı sürece Türkiye’nin gelişmiş ülkelerle rekabet etmesi mümkün değildir. TÜBİTAK ve KOSGEB gibi kurumları yeniden güçlendirmek, bu ülkenin geleceğine yatırım yapmaktır.”
Ocaklı, Türkiye’nin genç ve dinamik nüfusunun bilimsel üretim potansiyeline sahip olduğunu belirterek, “Eğer bu potansiyeli doğru yönlendirebilirsek, Türkiye sadece ürün değil, teknoloji ihraç eden bir ülke olabilir” ifadeleriyle konuşmasını tamamladı.
Haber: Gülcan YILDIRIM