Devlet Su İşleri (DSİ) 22. Bölge Müdürlüğü’nün Karadeniz Bölgesi genelinde sürdürdüğü dere ıslah çalışmaları kamuoyunda ve akademik çevrelerde tartışma konusu olmaya devam ediyor. DSİ, taşkın riskini azaltmak amacıyla yürütülen çalışmaları başarıyla sürdürdüğünü duyururken, uzmanlar beton kanal ağırlıklı uygulamaların ekosistem üzerinde ciddi tahribatlara yol açtığı uyarısında bulunuyor.
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğanay Tolunay ile Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cantürk Gümüş, Trabzon ve Gümüşhane’de yürütülen dere ıslah projelerine ilişkin dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu.
Prof. Dr. Doğanay Tolunay, dere yatakları ve taşkın alanlarında artan yapılaşma, betonlaşma ve iklim değişikliğine bağlı şiddetlenen yağışların sel riskini artırdığını belirtti. Bu riskleri azaltmak amacıyla dere ıslah çalışmalarına öncelik verildiğini ifade eden Tolunay, uygulamaların büyük bölümünün derelerin beton kanallar içerisine alınması şeklinde yapıldığına dikkat çekti.
Gümüşhane yöresinde yürütülen ve giderek yaygınlaşmasından endişe duydukları projeleri incelediklerini aktaran Prof. Dr. Tolunay, şu ifadeleri kullandı:
“Yeşil yol projeleri, hidroelektrik santralleri, bu tesislere ait göller, cebri borular, enerji iletim hatları ve karayolu çalışmaları zaten doğal yaşam alanlarını ciddi biçimde bölüyor. Ancak beton kanallar şeklindeki dere düzenlemeleri, bu yatırımların tamamından daha büyük bir tehdit haline geliyor. Bu projeler yalnızca habitat parçalanmasına yol açmıyor, aynı zamanda yabanıl ve evcil canlıların suyla olan doğal bağını da koparıyor. Kanımızca bu çalışmalar dere ıslahı değil, derelerin hapsedilmesidir.”
KTÜ Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cantürk Gümüş ise Türkiye genelinde son yıllarda enerji, ulaşım, konut ve madencilik yatırımlarının yanı sıra “ıslah” ve “rehabilitasyon” adı altında yapılan çalışmaların çeşitli ekolojik sorunlara yol açtığını vurguladı.
Bu sorunların başında habitat parçalanması geldiğini belirten Prof. Dr. Gümüş, habitatın bir canlının yaşaması, beslenmesi, saklanması ve üremesi için gerekli tüm koşulları barındıran alanlar olduğunu hatırlattı. Habitat parçalanmasının; geniş ve bütüncül doğal alanların yollar, enerji hatları, beton yapılar ya da çeşitli yapay engellerle küçük ve izole parçalara ayrılması anlamına geldiğini ifade etti.
Gümüş, “Yaşam alanlarının küçültülmesi, sınırlandırılması, doğallığını kaybetmesi özellikle karasal yaban hayatı için en büyük tehditlerden biridir. Habitat kaybı ve parçalanması kaçınılmaz olarak ciddi ekolojik sonuçları beraberinde getirir” değerlendirmesinde bulundu.
DSİ, dere ıslah projelerini taşkın riskine karşı zorunlu bir önlem olarak savunurken, akademisyenler ve çevre uzmanları beton ağırlıklı uygulamalar yerine doğa temelli çözümlerin tercih edilmesi gerektiğini vurguluyor. Karadeniz Bölgesi’nde hızla devam eden dere ıslah çalışmalarına yönelik bu uyarıların, önümüzdeki süreçte kamuoyundaki tartışmaları daha da artırması bekleniyor.