Sorudan çok hüküm, bilgiden çok yönlendirme içerir.
Son günlerde Tokat Belediyesi üzerinden servis edilen “50 milyonluk ihale” haberi de tam olarak bu kategoriye giriyor.
“Çocukluk arkadaşına ihale verildi”, “50 milyonluk davet usulü”, “yolsuzluk” gibi ifadeler art arda sıralanıyor.
Okuyucu daha ilk satırda suç isnadıyla karşı karşıya bırakılıyor.
Oysa haberin içine girildiğinde, ne ihale yöntemi doğru anlatılıyor, ne rakamlar bağlamına oturtuluyor, ne de kamu zararı olup olmadığı sorgulanıyor.
Gerçek tablo ise oldukça net:
Yaklaşık maliyeti 65–66 milyon TL olan bir iş, 50 milyon TL bedelle sonuçlanıyor.
Yani:
Belediye kasasında 15–16 milyon TL kalıyor
En yüksek tekliften 9 milyon TL daha düşük bir bedel oluşuyor
Bu tabloya “yolsuzluk” demek için ya matematikten uzak olmak,
ya da bilinçli bir algı üretmek gerekiyor.
Haberde asıl dikkat çeken nokta ise kullanılan dil ve görseller.
Konu Tokat Belediyesi gibi sunulsa da, özellikle seçilen fotoğraf ve vurgu başka bir adresi işaret ediyor.
NKY firmasının sahibi ve aynı zamanda Trabzonspor Başkan Yardımcısı Birhan Emre Yazıcı, bilinçli biçimde ön plana çıkarılıyor.
Yani hikâye Tokat’ta başlıyor ama ok Trabzon’a çevriliyor.
Bu bir refleks değil.
Bu bir çerçeve kurma çabası.
Söz konusu firma:
Dünyanın farklı ülkelerinde yüz milyonlarca euroluk hastane projeleri yürütüyor
Avrupa’da 500 milyon euroluk ihalelere giriyor
Yıllık verdiği zekât miktarının 50 milyon TL seviyesinde olduğu konuşuluyor
Buna rağmen kamuoyuna,
“50 milyonluk belediye ihalesine muhtaç bir firma” algısı sunuluyor.
Bu eleştiri değil.
Bu açıkça itibarsızlaştırma.
Daha da dikkat çekici olan;
içeriğin dili, tonu, zamanlaması ve servis edildiği adresler.
Amerika merkezli bir sosyal medya hesabından,
Türkiye iç siyasetine,
Tokat üzerinden Trabzon’a uzanan bir operasyon dili…
Ne Tokat tesadüf.
Ne Trabzon tesadüf.
Ne de seçilen isimler.
Bu bir ihale haberi değil.
Bu bir algı üretimi.
Eğer gerçekten kamuyu koruma niyeti varsa sorulması gereken sorular bellidir:
İş, teknik şartnameye uygun yapıldı mı?
Kamu zarara uğradı mı?
Cevap “hayır” ise,
geriye kalan her şey sadece gürültüdür.
Ama amaç bilgi vermek değil de;
iz bırakmak,
isim yıpratmak,
şehirleri hedefe koymak ise…
O zaman bu artık gazetecilik değildir.
Bu, operasyonel içeriktir.
Ve her operasyon gibi, bir gün mutlaka deşifre olur.